Arı sütü, bal arılarının larvaları beslemek için ürettikleri özel bir sıvıdır. Bu sıvı, işçi arıların boğaz ve yemek borusu arasındaki spesifik bezler tarafından salgılanır ve larvaların beslenmesinde temel bir rol oynar. Her türlü arı larvası, cinsiyet farkı gözetmeksizin bu besinle beslenir.
Kraliçe arı yaşlanınca ya da ölünce, işçi arılar yeni bir kraliçe yaratmaya karar verirler. Bu süreçte, seçilen küçük larvalar normalden çok daha fazla arı sütü ile beslenir. Bu aşırı beslenme, kraliçe arıların gelişimini tetikler ve onların verimli yumurtalıklarla olgunlaşmalarına ortam hazırlar.
Arı sütü, B5 (Pantotenik asit), B6 (Piridoksin) gibi B kompleks vitaminleri, K, A, C, E, D vitaminleri, %67 su, %11 basit şekerler, %5 yağ asitleri, eser mineraller, enzimler, antibakteriyel ve antibiyotik bileşenler içerir. Bu besinin içeriğindeki “royalaktin” adlı protein, larvaların kraliçe arıya dönüşümünü sağlayan ana bileşendir. Ayrıca flavonoidler, neopterin, arı sütü asidi, 10-hidroksi-trans-2-desenoik asit (10 H2DA) gibi bileşikler de barındırır.
Arı sütünün sağlık üzerindeki olumlu etkileri oldukça farklılık gösterir. Bakteri ve virüslere karşı koruyucu, enfeksiyon ve kanserle mücadele edici, oksidatif hasarı önleyici, cilt lekelerini azaltıcı, kan basıncını düşürücü, damarları gevşetici, kan kolesterolünü düşürücü ve dezenfektan etkileri sayılabilir. Flavonoidler, yağ oksidasyonunu, trombosit agregasyonunu ve kapiller geçirgenliği engelleyerek anti-inflamatuar etki gösterir. Kemoterapi ve radyoterapi sonrası ağız yaralarının iyileşmesinde fayda sağlar. Sağlıklı bireylerde, altı ay boyunca günde 3 gram arı sütü tüketilmesi kan yapımını, glukoz toleransını ve zihinsel sağlığı iyileştirebilir. Bununla birlikte, yumurtalıkları alınmış sıçanlar üzerinde yapılan deneyler, arı sütünün osteoporozu önleyici etkilerini göstermiştir. Diş eti hastalıkları ve omurilik hasarlarındaki iyileşmeyi destekleyici etkileri de mevcuttur.
Ancak, arı sütünün bazı olumsuz etkileri de vardır. Allerjik reaksiyonlar, astım ve anafilaksi gibi istenmeyen durumlar görülebilir. Ayrıca, literatürde varfarin gibi bazı ilaçlarla etkileşime girebileceği gösterilmiştir.
Ek olarak, arı sütünün hafıza gelişimine ve beyin fonksiyonlarına olumlu etkileri olduğuna dair bazı araştırmalar da bulunmaktadır. Bu araştırmalar, arı sütünün nöroprotektif özelliklere sahip olduğunu ve yaşlanma sürecinde beyin sağlığını destekleyebileceği iddaa edilmiştir. Ayrıca, arı sütünün anti-aging ve cilt yenileyici özellikleri nedeniyle kozmetik endüstrisinde de üne kavuşan bir bileşen olduğu bilinmektedir.
Son olarak, arı sütünün üretimi, işçi arıların beslenmesi ve genel arı kolonisi sağlığı açısından önemlidir. Arı sütünün üretimi, koloninin genel sağlığı ve verimliliğiyle yakından ilişki içerisindedir. Bu sebeple, arı sütünün sürdürülebilir ve etik bir şekilde üretilmesi, arı popülasyonlarının korunması ve biyolojik çeşitliliğin sürdürülmesi açısından son derece kritik bir önem taşımaktadır.